‘’Mart, kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır’’ sözünün ne anlama geldiğini, iliklerimize kadar hissettiğimiz günleri geride bıraktık. Soğuk hava dalgaları yerini, sihirli değneğin dokunuşu ile ılık, güneşli havaya bıraktı birden.. Baharın ilk günü ( 21 Mart ), güneşli güzel bir güne uyandı yurt genelinde.. Doğa kış uykusundan uyandı, her yer kuş cıvıltıları, renk renk çiçeklerle bezendi, toprak uyandı.. Ağaçlar tomurcuklarından doğurdu yapraklarını, irili ufaklı dallarına serpiştirdi. Üç yaşındaki Kestane fidem, altıncı yaprağını müjdeledi bugün..
Bu yazımızın lezzet durağı; 20. büyük kentimiz Gaziantep.
22 Mart günü, Sultan Navroz Günü olarak kutlanır, Gaziantep’te.
Sultan Navroz; Halk arasındaki kimi inanca göre, 21 Mart’ı 22 Mart’a bağlayan gece, batıdan doğuya göç eden güzel bir kız.. Kimi inanca göre ise, kuş kılığında uçan bir derviş..
Nevruz gecesi, Sultan Navroz’un dilekleri gerçekleştireceğine inanılır. Yemekler hazırlanır ve 22 Mart günü kırlara çıkılır.. Kırlarda geçirilecek zamana göre; yağlı köfte, zeytin böreği, şehriyeli ve mercimekli pilav gibi çeşitli yemekler hazırlanır.. Ve bu kır gezilerine ‘’Sahre ‘’ adı verilir*
Mezopotamya ve Akdeniz arasında, konumu gereği, güneyden doğuya ve kuzeye giden yollara köprü görevi görür Gaziantep. Liman kentlerine yakınlığı nedeniyle, ülke ekonomisin de ticaret ve sanayi alanında önemli bir yer tutar.
Gaziantep’in simgesi haline gelen, Gaziantep kalesi, baklava ve fıstık akla ilk gelenler. Bunların yanında halk oyunları, el sanatları ve turizm açısından oldukça zengin, bu Anadolu kentinin bir de zengin mutfağı var. Özellikle kebab ve et yemekleriyle meşhur Gaziantep mutfağı’na, Patlıcan kebabı, sarımsak kebabı, simit kebabı, soğan kebabı, şiveydiz, arap köftesi, yuvarlama, yeni dünya kebabı, altı ezmeli kebap, gibi lezzetleri, Gaziantep mutfağına örnek olarak verebiliriz.
Seyahat esnasında insanların çoğunlukla en zorlandıkları konulardan biri de nerede, ne yenilebileceğidir. Et yemekleri ve kebap çeşitlerinin çok olduğu bu şehirde karar vermek oldukça zor. Karar vermenizi kolaylaştıracak bir öneri de bulunmak istiyorum. Koyun veya kuzu bonfileden sinirleri ve damarları alındıktan sonra, çeşitli baharat ve domatesle tatlandırılarak hazırlanan bir kebap önereceğim. Kebabın adı; Küşleme…
Bir gezgin, Akdeniz’ den Mezopotamya’ya doğru yol alırken, Gaziantep otogarı yakınında bulunan, Antep Küşleme Et Lokantası’nda Hüseyin Usta’nın meşhur küşlemesini yemeden Gaziantep’ten ayrılırsa, damak tadı yarım kalmış demektir.
Başka tatlarda görüşmek dileğiyle.
Yazı: Şükran Lılek YILMAZ
(*) Tijen İnaltong, Her Güne Bir Yemek, YKY 2005